RUHSAL GELİŞİMİN 3. EVRESİ

Çocuk 24. ay ile 36. ay arasında nesne ile kendi arasında önceki evrelerde öğrendiklerine yenilerini katarak kayıtlarını geliştirmeye devam eder. Bu dönemde, tuvaletini öğrenirken nasıl davrandığımız da önem kazanıyor. Altına kaçırdığında tepkimiz ne oluyorsa, ona göre kendilik ve nesne algıları oluşur. Sağlıklı nesne tutarlıdır, kararlıdır, sevgi ve sevecenlikle yaklaşır. Takip eder, çocuğun hangi vakitlerde büyük ve küçük tuvaletini yapabileceğini tahmin eder. Bu takip her an tuvaleti hatırlatıp, oyununa ve hayatının her anına müdahale değildir. Tuvalete yapıp yapmaması nesnenin çocuk üzerinde kendi başarısını görme, onu yönetme, kontrol gücünü görme aracı değildir. Korkutarak, cezalandırarak, döverek yapılan tuvalet eğitimleri hemen veya zamanla birçok başka soruna yol açar. Anne titiz ve temizlikte aşırıysa, aşırı takipçi ve öfkeliyse çocuk annesine tepki geliştirmeye başlıyor. Aslında çocuk ‘bunaldım, beni biraz rahat bıraksan her şey yolunda olacak’ demeye çalışıyorken nesne bunu kendisine karşı çıkmak, meydan okumak, sinir etmeye çalışmak olarak algılayabilir. Israr ve takip devam ettikçe de kısır döngü kaçınılmaz şekilde devam eder. Çocuğu takip etmeden, hazır olup olmadığını anlamadan, öfkeyle altına yaptığı için kızan nesne ise çocuğun mizaç özelliklerine de bağlı olarak yine sağlıklı iletişim ve sonuçlar alma ihtimalini en aza indirmiş olur.

 

Gelişimin bu evresinde tuvaletini öğretme üzerinden yaşanılan durumlar bebek ve insanlar arasındaki ilişkilerinin ne şekilde olacağının alt yapısını oluşturur. Ömür boyu bunları baz alarak insanlarla iletişim kuracaktır. Annesinin baskısına karşı öfke ile üzerine bırakan çocuk, ona ‘karışma, bu kadar beni mahvetme’ demeye çalışırken büyüdüğünde birine öfkelendiğinde etrafı kirletecek, kendine önem vermek yerine temiz olmadan yaşamayı inat edercesine başkalarına gösterecek, çevreye ve başkalarına kirleterek zarar verebilecektir. Ya da tam tersi tutumla, nesnenin gazabından korktuğu için kraldan çok kralcı olmak gibi temizlik anlamında takıntılı olacaktır. Aşırı kaygılı olma, hasta olma korkuları ile yaşama gibi birçok şekilde görünebilir.

 

Anneler genellikle ‘ben temizlemesem umurunda değil, çöp ev olur, pisliğinde boğulur, ne yapsam boş, susuyorum, bekliyorum, söylüyorum, hiçbiri fayda etmiyor, en son bağıra çağıra yine ben temizliyorum’ şeklinde anlatıyorlar. Burada annenin kendilik algısı da önemli. Değersizlik, baş edememe, yalnız bırakılma, kendini feda etmek zorunda kalma, her şeyi kontrol edebilmek için söylenme, beklentilerle boğma, en sonunda sitemkar şekilde kendine ait olmayan sorumlulukları yüklenerek, ne kadar çok iş yaptığı ile değerlilik kazanma çabası gibi bir çok düşünce ve davranış kalıbı var. Çocuk da kendisine bu şekilde bakıldığı için bunu içselleştiriyor, ‘nasıl olsa bir sürü söylenecek, en sonunda bu işi kendisi yapacak, ne yaparsa yapsın bunu yaşayacağız, benim bir şey yapmama gerek yok’ şeklindeki bakış açısı ile aslında aralarındaki iletişim tarzını ve bağlanma şeklini anlatıyor. Bunu yaşayan çocukların ‘benim yaptığımı zaten beğenmeyecek, o odanın temiz olduğuna inanmayacak, bir sürü eleştirecek, benim ardımdan o bardağı tekrar yıkayacak, o dolabı yine dökecek, memnun olmaz, temiz görmez, usandım artık, kendi yapsın, ne yapayım ben de kendimi ispatlamaya çalışmıyorum artık’ dediklerini belki sizler de duymuşsunuzdur. Anne ayrışabilen birey olan bir yapıda ise temizlik ve sorumluluk bu kadar çıkmaza sürükleyen bir problem olmuyor. Çocuk kendi odasını dolabını, düzenleme becerisi kazanmıyorsa, burada annenin işgali veya ihmalinin sonuçlarını görüyoruz. İhmal eden nesne ise kendisi temizlik konusunda ev işini, temizliği çok önemsemediği için çocuğun tuvalet alışkanlığını 4-5 yaşına kadar erteleyen, önemsemeyen, kural ve çerçeve belirlemeyen yapıda olabilir. Çocuk birçok bakıcı nesne varsa bunların arasındaki tutarsızlıklar sebebiyle kafası karışmış olabilir. Bir fiziksel hastalık sebebiyle tuvalet alışkanlığı ertelenmiş de olabilir.

 

Sağlıklı davranma modelinin olmaması sorumluluk almayan çocuk şeklinde görülüyor. Bu annelerin kendi büyüdüğü yılları incelediğimizde genellikle katı kuralların olduğu, duygulara ve çocuğun kendilik yapısının ayrışma ve bireyleşmeyi yaşamasına fırsat verilmediğini görüyoruz. Yani zincirleme olarak bu evrede kalmanın görüntüleri nesilden nesile aktarılıyor. Bazılarında aşırı temizlik hastalığı şeklinde, bazılarında ise temizliğe ve düzene aykırı olmak şeklinde. Sağlıklı gelişimde orta yolu bulma ve kaliteli ilişkiler yaşamayı başarıyoruz.

 

Bir annenin her çocuğu tuvalet eğitimine farklı tepkiler verebilir. Uzmanlar, etraftaki insanlar ne derse desin, her çocuğun yeme, uyku, tuvalet alışkanlığı durumlarını yaşarken kendine has özellikleri olduğunu hatırlayalım. Bazı kurallar bazı çocuklar için uygulanamaz, uygulansa da fayda etmez. Burada nesnenin yetişme tarzının etkisini, mizaç özelliklerini, kendilik yapısının gelişmiş olup olmadığı, iş yoğunluğu, hayatın hangi döneminde olduğu, hayatında başka bir sorun olup olmadığı, kaçıncı bebeği büyüttüğü gibi birçok faktör vardır. Tüm bunları dikkate alarak, sorun yaşayan kişilere nasıl bir yol izleneceğini anlatıyoruz. Gelişim travmalarının üzerinde çalışıyoruz. Çocukları ile aralarında olanın temelinde kendi anne babaları ile olanların bağlantılarını kurmak, yansımaları anlayıp çözmek, ilişkilerin ve kendilerinin değişimini sağlıyor. Esneklik, davranışların arka planını doğru okuma gibi beceriler kazanan anneler artık çocuklarıyla farklı bir iletişim kalıbı geliştirebiliyor. Bunun için öncelikle ne olduğunu, neden olduğunu anlamaya ve çözmeye istekli, niyetli olmak yolun yarısına gelebilmektir.

untitled image

Bir yanıt yazın