Çocukluk ve Kulluk İlişkisi

Çocuk arkadaşlarına özenir. Cep telefonu olsun ister. Anne baba çocuğun yaşına, ihtiyaç olup olmadığına veya hayatına katkısı olup olmayacağına bakar. Ona göre önce kendi aralarında fikir birliğine varırlar. Zamanı değilse çocuğu rencide etmeden durumu anlatırlar.

Önce aynalama yaparlar, yani ne hissettiğini anladıklarını ifade ederler. ‘Herkesin cep telefonu var, belki sana özendirdiler, sen de onlar tarafından kabul görmek için bunu istiyorsun herhalde?’ derler. Çocuğun duygularını dinlerler.

Sonra ‘ şu an bütçemiz senin istediğini alacak durumda değil. Biz para biriktirelim, sen de harçlıklarından katkıda bulun ( katılımı varsa daha da değer verecektir), şu zamanda (…) alalım diye karar verdik’ derler. Ya da alabilecekleri modeli ve zamanı belirtirler.

Çocuk üzüldü, ertelenmiş, isteği kabul edilmemiş hissetti, ağlıyor, kızıyor, ya da tepki gösteriyor.

Tekrar aynalama ‘ bu süre senin için çok geç görünüyor, o zamana kadar nasıl beklerim, benim ne istediğim kimsenin umrunda değil diyorsun belki de, (mümkünse) bu tarihten önce de olur mu diye bakarız, üzülmek yerine biriktirmeye odaklanalım. Diyerek iletişimi bir sandviç yaparlar.

İstediği çok uçuk bir fiyat ve model ise, bütçemizin neye uygun olduğunu tekrar anlatırız, tepkilerine ikna ve yaranma ile şekil vermeye çalışmayız, sakin ve kararlı kalırız, çocuk da bizim gibi sakin ve dengeli olmaya başlar.

Kulluk bilinci nasıl olur, böyle bir ebeveyn çocuk ilişkisi temelinde?

Üzerine düşeni fiilen, gayretle, emekle yapan, sabretmeyi bilen, zorluklara, beklemeye tahammül edebilen, umut edebilen, başkalarının gözüne girmek yerine kendine ve yapacağı şeye odaklanan olur.

Teslimiyet, kendine ve Yaradana güven, bu ilişki içinde öğrenilmiş olur.

Anne Baba zıt karakter ise, çocuğu manipüle etme aracı olarak parayı ve onun isteklerini kullanıyorsa, birbirlerine tepki göstermek adına çocuğa biri çok kısıtlayıcı biri çok verici ise, çocuk çıkarcı olur, kendi katılımı ve sabrı yerine birinin ona göre şekil almasını bekler. İlerde Allah ile arası bir iyi olur, beni seviyor bak dileğimi verdi, bir de kötü olur, Allah beni sevmiyor isteklerimi vermiyor şeklinde olur.

Anne Baba tutarsız ise keyiflerine göre isteklere cevap veriyorsa, bilinç dışında ‘ ben ne yaparsam yapayım, sonunda o ne isterse o olacak, uğraşmaya, sabretmeye ne gerek var, zaten ben onun umrunda mıyım ki’ dercesine yaşar. Bilinçli akıl ile cevap verir insanlar, ‘yok canım haşa Ben Allah için öyle düşünmem’ dese de davranışlar ve derin duygular bunu gösterir.

Ödül ve cezaya bağlayan anne babanın çocuğu ise ibadeti, iyi kul olmayı hep bir çıkar için yapar, kimsenin görmediği yerde haz ve işine gelene göre davranır. Çok iyi kul olursam bana isteklerimi verir diye uğraşır, istekleri ya verilmezse ya da korunmazsa diye namazını kaçırmaz. Motivasyon kaynağı korkudur. Bunu her yerede savunur. Allah’tan korkmak olmasa hazlarının esiri olmaktan korkar, dayağı, şiddeti, korkuyu, hayatında tutmaya azami gayret sarfeder. Allah sever, şartsız sever, korur lafları ona ütopik gelir. Çünkü şartsız sevilmekle ilgili beyinde kayıt yoktur. Derslerine çalış, telefonu hak etmiş ol, derler. O başarı çıtası ise çocukla orantılı değildir. İsyanlar, ateistlik burada başlayabilir.

Hep kısıtlayan ‘ne gerek var’ diye yaklaşan ebeveyn ile çocuk ‘ ne gerek var, öbür tarafta hesap verilecek, bir alim 1 metre urganın hesabını verememiş 3 gün boyunca, çok şeye sahip olmak başa bela’ diyerek aklileştirerek kendince yaşayabilecek bir hayat tarzı oluşturur. ‘Değersiz hissetmek değerliliktir’ şeklindeki kodlama toprak mizacı ailelerde temeldir.

Bir de anne baba kendi korku ve kaygıları için çocuğun isteklerini karşılıyorsa oluşan ‘ beni herkes kullanır, gardımı almalıyım, kimse beni önemsemez, sevemez, tüm sevgiler yalan’ kodlaması ile oluşan yapı vardır. Kulluk olarak Allah ile arasındaki her şey görev formatındadır, duygu hissetmek onu acıtır, duygunun hemen üstünü kapatır. Çok istekte bulunma zaten olmayacak, keyfi olursa Allah kabul eder, bu bile başkasına iyilik içindir, bana değil şeklinde yaşarlar. Yoğun bir değersizlik olduğundan kimse ile yakın olmamak en güvenli hayattır.

Peki bunlar değişmez mi? Elbette değişir. Anne baba ile olan ilişkide ne hasarlı ise danışan ve psikolog arasında olan her iletişimle o ilk kayıtlardaki  hasarlar giderilir, yenilenme ve sağlıklı format oluşumuna gayret edilir.

Farkındalıkla, sevgiyle…

Bir yanıt yazın