KENDİLİK PSİKOLOJİSİNDE AKTARIM ÇEŞİTLERİ

Psikanalizde kişinin kendi iç dünyasındaki çatışmalar ve ilişki şekillerinin seanslarda analist ile olan ilişkisinde tekrar ortaya çıkmasına AKTARIM denir. Analistin ortaya çıkan duygu, düşünce ve davranışlarına da KARŞI AKTARIM denir. Aktarım ve karşı aktarımda olan bitenin anlaşılması, yorumlanması, açığa çıkan ilk nesne ilişkilerimizle nasıl ilgili olduğunu fark etmemiz, acı ve travmaların bu şeklide hazmedilmesi, halledilmesi, sorunlarımızın üstesinden gelerek sağlıklı bir yapıya sahip olmanın yoludur. Bu bağlamda, Kohut belli aktarım çeşitleri olduğunu fark etmiştir.

 

KAYNAŞMA AKTARIMI: 0-1.5 Yaş arasındaki dönemde doğru aynalanma yaşayamamış bireylerde, seanslara başladığında kaynaşma aktarımı görülür. Analist üzerinde sınırsız bir kontrol kurma çabası olur. Kişi birçok sefer randevu alıp iptal etme şeklinde başlayabilir. Kendi istediği gün ve saat olana kadar defalarca randevu günü ayarlamak için arayabilir. Kendi isteği dışındaki gün ve saatlere randevunun belirlenmesi ağır gelir, baskı hisseder, kendi belirleyen olmak ister. Seans süresini kurala göre değil, kendi belirlediği şekilde uzatmak isteyebilir. Bıraksanız saatlerce konuşabilir. Dialog gibi iki kişinin iletişimi değil daha çok monolog tarzında sadece kendisinin konuştuğu ve varolduğu bir iletişim şeklindedir. Analist konuşacak olsa konuyu başka yöne çekebilir, dikkati kendine çekip cazibeyle etkilemeye çalışabilir. Ne zaman başlanıp bitirileceğini kendi belirlemek isteyebilir. Randevu saatinden önce gelip, bir sebeple erken başlamaya ısrar edebilir. Aklından geçen her şeyi analistin bilmesi ve anlaması gerektiğini, aksi halde onu istemediğini, sevmediğini, başarısız olduğunu düşünebilir. Anlatmadan her şeyin anlaşılmasını, tüm sorunlarını onun için birinin çözmesini bekleyebilir. Bu beklentileri karşılanmayınca ağır eleştirebilir, aşağılayabilir, alay edebilir, eşyalara zarar verebilir. Tehdit etme, utandırma, korkutma için kendinde bunları yapma hakkı görebilir. Yoğun bir sevilme ve kabul edilme beklentisi ile kendinin ne kadar muhteşem ve yetenekli olduğunu tüm seanslarda hissettirme çabaları olabilir. Analistin kendisine aşık olduğuna inanıp bunun aksini kabul etmeme halini yaşayabilir. İstediği zaman telefon edip analistin ne olursa olsun onunla konuşmasını bekleyebilir. Tam tersi savunması ile, istenilmeyeceği, sevilmeyeceğine inanarak analisti bezdirecek hal ve hareketlere girebilir, ki kendini doğrulayan kehaneti ortaya çıksın. Bu yüzden seans sonrası saatlerce orada kalmaya sebep olacak şekilde bekler veya mazeretler sunabilir. Oturmadan önce koltuğu veya odadaki birçok eşyanın yerini, duruşunu, her seferinde değiştirebilir. Eşyalarını etrafa dağıtabilir. Aralıksız ve alakasız birçok şeyden durmaksızın bahsedebilir. Gözünüzü kırpmadan sadece ona odaklanmanızı bekleyebilir. Analistin konuşmasına izin vermeyecek şekilde devamlı kendisi söz alabilir. En sevilen, en farklı danışanın kendi olduğuna dair duygular hissedebilir. Başka danışanların da var olduğu düşüncesi, onu kötü hissettirir, genellikle bu bilgiyi yok sayabilir. Analistin sadece kendine ait olduğu, sadece onu sevdiği şeklinde hayaller geliştirebilir. Analistin ona hayranlık beslediğini, çok özel bulduğunu düşünebilir.

 

İKİZLER AKTARIMI: 1.5-3 yaşları arasındaki travma ve takılmaların yansımalarıdır. Analistin de kendisi gibi olduğunu, duyguları aynı şekilde ve karşılıklı yaşadıklarını düşünür. Nesneden bir derece ayrılabilmiş yapılardır. Biraz daha analisti ayrı bir insan olarak algılayabilme yeteneği vardır. Tamamen beklediği gibi davranılmazsa kırılsa da buna dayanabilir, hemen soğuma ve uzaklaşma yaşamayabilir. Farklılıklar kırılma yaşatır. Aynı şemsiye altında olduğunu hissetme ihtiyacı, korunma, kollanma, sevilme beklentileri halen vardır. Aynı olma hissi ile kırılmalarını yatıştırabilir. Dışarıda sosyal hayatta birlikte bir şeyler yapma, arkadaş ve dost olma hayalleri kurabilir.

 

DAR ANLAMDA AYNA AKTARIMI: 3-4 yaş ve sonrasındaki dönemlerde yaşanalar aktarımda ortaya çıkar. Kendini ve analisti iki ayrı birey olarak algılar. Kendisi gibi düşünmeyebileceğine, duygu ve davranışların farklı olabileceğine dair inancı oluşmuştur ve bu sebeple kırılmalar yaşamaz. Analistin beğenisine, takdirine onayına önem verir, bununla mutlu olur, bunlar olmadığında da kendini iyi ve yeterli hissedebilme kapasitesi vardır. Farklılaşma ve ayrışma acı vermeyen bir deneyimdir.

 

YÜCELEŞTİRME AKTARIMI: Çocukken anne babasının yetersizliğini, kendi sorunlarıyla baş edemediğini gören, (yas yaşayan, depresif, iflas eden, kendini koruyamayan, ezilen ebeveyn görme), yaslanacak bir ebeveyn bulamayan, onlar tarafından korunduğunu, sevildiğini hissedemeyen bireylerde daha çok analisti aşırı idealize etme şeklinde bu aktarım türü görülür. Çalışmanın açılış ve orta dönemlerinde bu tür aktarım görülebilir. Analisti dünyanın en bilge insanı gibi görme, her şeyi bileceğine, her şeyi çözeceğine inanma, ne söylese ne yapsa bir hikmeti vardır diyecek kadar güvenme şeklinde ortaya çıkabilir. İnsani vasıfları olabileceğine ihtimal vermeme şeklinde görebilir. Bu yüzden bazı hataları ve kusurları görmek aşırı kırılmalara yol açabilir.

 

Aktarımda oluşan bu duyguları analist algılayıp, kendinde olanları da fark ederek hepsini yorumlar, çocuklukla şimdi arasında bağlar kurarak, travmayı deyim yerindeyse çiğneyip yutulabilen ve sindirilebilen bir lokma gibi hazmetmesini sağlar. Kohut buna ‘dönüştürerek içselleştirme’ der. Analistin olayları anlayabilmesini, kabulde olabilmesini, sakin ve kararlı şekilde olaylara yaklaşımını, çözümler getirebilmesini analizan da içselleştirmeye ve değişmeye başlar. Sağlıklı KENDİLİK ve NESNE algısı gelişmeye başlar.

untitled image

Bir yanıt yazın