Oscar ve Eşi

Oscar, eşi ve yavrusu yan binanın kotunda yaşıyorlar.

Yan binadakilerin sahiplendiği  sakin bir köpek ailesi. Bizim binadakiler de onları tanır, mama verirler, selamlaşırlar. Bu sokaktaki hemen herkes onları tanır. Mama verileceğini zanneder binaya her gelene yaklaşırlar, ya da sadece kendilerini sevdirmek için bazı komşuların yolunu gözlüyorlar.

Yaklaşık bir yıldır garip bir davranışları var. Bizim binanın bahçe kapısını aralık görünce hemen girmeye çalışıyorlar. Kapı otomatik kapanıyor, sonra çıkamıyorlar. Biri rast gelirse kapıyı açıp çıkmalarını sağlıyor. Bazen sabahın çok erken saatinde kapıyı açıp evlerine gönderiyorum. Muhtemelen geceden sabaha kadar beklemiş oluyorlar. Bazen yavru içerde kalmış, anne baba dışarıda, parmaklıkların öte tarafında duruyor öyle bakışıyorlar. Bazen anne, bazen de baba içerde kalmış oluyor. Hiç havlamıyorlar.

Eski Türk filmleri geliyor aklıma, hapishane ziyaretlerine giden insanlar yakınlarına öyle derin bakarlar ya bunlar da öyle.

Geçen gün yine Oscar sokakta, karısı yine bizim bahçeye kaçmış, öyle duruyorlar, başını demir parmaklığın bir ara yerinden uzatıyor, sonra geri geliyor. Pati atıyor, kapı ses yapıyor ama açılamıyor. Bekledim bayağı, biri geçer bu saatlerde o da çıkar diye. Bir kurye geldi, uzağa kaçtığı için kurye onun çıkmak istediğini anlamadı. Başka birini görünce yine aynısı oldu.

Saat iyice geç oldu, halen aynı haldeler. İndim, kapıyı açtım. Bekliyorum çıksın diye yattı yere, gözlerini kapattı. Oscar da karşımızda bekliyor gelsin diye. ‘ Çık git hadi, geç oldu bayan, kapatıyorum bak’ dedim yüzüme baktı, kalkmıyor yerinden.

‘Ya bak, kocan bekliyor, sen ne istiyorsun, sabaha kadar bu demir kapının ardından bakıp ne yapacaksın, hadi git’….

Yok, öylece yatıyor, sevdim biraz, laf anlattım uzun uzun. Belki anlar diye meslek alışkanlığı 🙂  Fark yok. Kapıyı kapatıp binaya yöneldim, gitmeyeyim diye yolumu kesiyor, dönüp demir kapıyı açıyorum, tekrar aynı şekilde yatıyor. Bu durumu 3 kere yaşadık. Şaşırdım gerçekten, ne yapacağımı bilemedim bekledim. Sonra dedim ‘ben gidiyorum, çıkmıyorsan sen bilirsin’.

Dönerken bir aydınlanma yaşadım:) Demek ki hayvanların da insanlar gibi psikolojisi. Uzaktan bakınca yardım edesin geliyor, başını uzatıp çıkamıyor, sevdiği karşısında öylece bekliyor. Müebbet yemiş sevgilisine bakar gibi dokunaklı bakışlar. Gidip kapıyı açıyorsun, hadi artık özgürsün diyorsun, o kalıyor, duruyor.

İnsanların zihinlerindedir ya esaret… Acı çektiğini söyler, acı çekiyor diye üzülürüz, oysa o ne zaman görmek ister ve çıkmayı seçer de eyleme geçerse o zaman değişecek bir şeyler hayatında. Demek ki her şey göründüğü gibi değil diyoruz yeniden. Gecenin felsefe ve psikoloji dersi oldu, sağolsunlar…

 

 

Bir yanıt yazın