TERAPÖTİK ÇERÇEVE NE DEMEK?

Bir ürün aldığınızda, bir yere abone olduğunuzda her iki tarafın haklarını koruma altına almak ve sınırları belirlemek için sözleşmeler olur ve bunları her iki tarafın da kabul etmesi beklenir. Bunun gibi, danışmanlık veya psikoterapi süreçlerinde de her iki taraf için belli kuralların olduğu bir sözleşme imzalanır. Bu, çalışmanın ne anlama geldiğini ve kişilerin ne yapıp yapamayacağını belirleyen bir sınırdır, terapi çerçevesi veya terapötik çerçeve denir. Seansın başlama bitme süresi, ne kadar zaman alabileceği, kişilerin uyması gereken kurallar, ödemenin ne şekilde ve ne kadar yapılacağı, çalışmada danışanı ne tür yöntem ve zorlukların beklediğine dair ihtimaller belirtilir. Aktarım oluşmaya başlayınca, ilk seanstan itibaren kişilerdeki bozukluklar bu çerçeveye ne kadar uydukları veya nasıl uymadıkları üzerinden görünmeye başlar. Bu durumlar çerçeve kuralları hatırlatılarak yorumlanır. Genellikle, seansa vaktinde gelip gelmeme, süreyi kullanma biçimi, seansı bitirememe, danışmanın süreyi takip etmesini ve bitirmesini bekleme, ücret ödemeyi erteleme, eksik ödeme, parayı unutma gibi durumlar kişinin aktarımlarını, yapısındaki gerçek dışı algı ve beklentileri gösterir. Yapılan çalışmada kişinin en özel duygu dünyasına girilerek ona uyum sağlanması yaşandığı için, bunun bir çalışma değil de sevgi, aşk, arkadaş, anne-çocuk ilişkisiymiş gibi duygular oluşmaya ve sınırlar karışmaya başlar. Çerçeve gereği kurallar bunun bir çalışma olduğu algısını tekrar oluşturmaya yarar. Amaç bireyi dış dünyanın gerçeklik algısına kavuşturmaktır. Örneğin fırına gitse, ‘ekmek olmadan nasıl yaşarım, param yok bana bedava ekmek vermek zorundasın’ demeyeceğini bilir. Oysa psikoterapi süreçlerinde bazen kişiler yoğun regresyon ‘gerileme’ yaşar, çocukluk evresindeki düşünme ve duygu tarzı hakim olur, bakım almanın en doğal hakkı olduğunu savunup itiraz edebilir. Bu anlamda kaynaşma aktarımına benzer durumlar ortaya çıkabilir. Örneğin çocukken sahiplenen ve seven bir ebeveynimiz olmadıysa danışmanımızı bize bakım veren, koruyup kollayan, hatta ücret almayan, sınırsız şekilde bizimle olan bir nesne gibi görme eğiliminde olabiliriz. Bu aktarım duyguları, davranışları yorumlandıkça kırılmalar yaşarız, sonra bu dış gerçekliği yavaş yavaş kabul etmeye, yetişkin olgun kendilik gelişimi göstermeye adım atarız. Bu yüzden çerçeve gerçeklik algısının oluşmasına ve korunmasına yardım eder.

untitled image

Bir yanıt yazın